Ekipten

Tasarım Sürecinde Sıklıkla Yapılan Hatalar

Yazar
İrem Nur Akdemir
Kullanıcı deneyimi, ürün, servis ya da herhangi tasarım sürecinde, tasarımcının fikir bulma, araştırma, geliştirme ve sunum kısımlarında sıklıkla yaptığı hataları bu yazımızda kaleme aldık.
USERSPOTS BÜLTEN
Her ay tasarım ve teknoloji üzerine yeni stiller, dijital ürünler, projeleriniz için kaynaklar, tasarım ilhamları ve daha fazlasına sahip bülten.
Aramıza hoş geldin! Yeni bültenlerimiz de görüşmek üzere...
Oops! Something went wrong while submitting the form.

“Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni.”
-Orhan Gencebay


Şaşırtıcı bir şekilde, hata yapmak söz konusu olduğunda arabesk şarkılardan ve basit romantik filmlerden örnek alabileceğimiz çok fazla şey var. Herkesin hata yaptığını kabul etmek ise bunlardan yalnızca biri. Tasarımcılar olarak ise bolca hata yaptığımızı söylesek bence yanlış olmaz. Önemli soru(lar): Hata yaptığımızın farkında mıyız ve bunlardan ders alabiliyor muyuz?


Hemen evet diyemiyorum… Eğer sizde diyemiyorsanız, bazı hataların yüzümüze vurulma vakti gelmiş demektir. Hazırsanız, sıkça yapılan UX hatalarının bazılarına gelin beraber bakalım.


Araştırma Aşamasında Yaptığımız Hatalar


Araştırma yapmadan tasarıma dalıyor olmanın ne kadar büyük bir yanlış olduğundan bahsetmeyelim bile. Geniş bir araştırma yaptığınızı varsayıyoruz ve bu süreçte başınıza gelebilecek hatalardan bahsediyoruz.


1. Kullanıcıların Her Dediğini Dinlemek

Henry Ford, insanlara ne istediklerini sorsaydı, ona daha hızlı bir at istediklerini söylerlerdi.


Bu hikaye artık bir UX klişesi ama doğru. Araştırma sırasında kullanıcılar size birçok şey söyleyebilir, birçok öneride bulunabilir, tüm bunlara kulak vermek bizim görevimiz. Ancak, söyledikleri şeyler her zaman yaptıklarıyla örtüşmüyor olabilir. Ortam şartlarının uymaması, sizin araştırma karşılığında teklif ettiğiniz ödül, kullanıcının ideal durumu hayal ediyor olması, dürüst olamayacağını düşünmesi gibi farklı nedenler bu durumu tetikliyor. Bizim yapmamamız gereken; kullanıcıların her söylediği fikri, düşünceyi olduğu gibi kabul etmemek ve bu düşünceleri ortaya atmasındaki gerçek acı noktasını bulmak.

5 Neden Metodu

Kullanıcılardan günlük çalışmaları istemek, söyledikleri fikirler ile ilgili hayatlarından örnekler göstermelerine teşvik etmek, Toyota tarafından ortaya atılan 5 Neden Metodunu uygulatmak, gerçek düşünceleri bulmada bize yardımcı olabilir.


2. Paydaşları Dahil Etmemek

Birilerine araştırmacı olduğunuzu söylediğinizde insanlar kafalarında beherglass ile deneyler yapan çılgın bilim insanı görüntüsü; ya da tasarımcıyım dediğinizde her şeyin süper estetik hale getiren çılgın sanatçı imajı canlandırıyor olabilir. Ancak hepimiz biliyoruz ki, bunlar işimizin ancak bir parçası (beherglass hariç, lütfen insanlar üzerinde deney yapmayalım) olsa da bütünü buna benzer değil. UX, daha çok bir arabuluculuk.

Teknoloji, kullanıcıların ihtiyaçları ve iş dünyasının limitlerini kararak ortaya bir ürün çıkartmaya çalışıyoruz. Hal böyle olunca araştırma aşamasında müşteriyi, karar alıcıları dahil etmemek, onların isteklerini dikkate almamak, limitlerinin ne olduğunu anlamamak projenin gidişatını tehlikeye atabilecek bir hata.

Bu hata  araştırma aşamasında karar alıcılar ile 1’e 1 görüşmeler yaparak önlenebilir.

Bir adım ötesinde ise proje sürecine karar alıcıları dahil etmek, onlara gözlem alanı yaratmak hatta bulguları onların kendi gözlemlerinden çıkartmalarına izin vermek var. Karar alıcılar, ürünlerinin kusursuz olduğunu düşünmekte ve araştırmacının bulduğu bulgulara kulak asmamaya meyilli-bu da onların hatası. Tüm bu adımlar ise onların bulguları içselleştirmelerini ve tüm bu problemlere çözüm bulmanız için size alan tanımalarını sağlamakta.

3. Varsayımları Kanıtlamak İçin Araştırma Yapmak

UX Araştırmacılarına bolca dedektif yakıştırması yapıldığı olmuştur. Söylenenlerin arkasındaki gerçek motivasyonu bulma, karşısındaki kişinin yerine kendini koyabilme, ipuçlarının peşinden giderek büyük resmi görmek... Bunlar dedektiflerin ve araştırmacıların kıskanılan ortak güçleri.

Filmlerden aşina olduğunuz üzere bu güçleri yanlış yönde kullanan birçok dedektif var. Kendi varsayımlarına kapılıp ipuçlarını istediği gibi algılayan, hatta kendi varsayımlarını kanıtlamak için delil yerleştiren ve masum insanları hapse atan…

Zaman zaman UX araştırmacılarının da aynı karanlık ruha büründüğünü söyleyebiliriz. Tabiki sonuçları bu kadar dramatik değil, ancak daha araştırmanın başında kafasında belli bir varsayım oturttarak -daha da kötüsü- araştırmaya direkt o varsayımla başlayarak sadece o varsayımı doğrulayan ipuçlarını takip ettiğimiz oluyor.

Hipotezsiz araştırmaya başlamak ve yolda ne çıkarsa diyerek boşlukta gezinmek de eşdeğer kötülükte olabilir. İki yöntemde araştırma evresinin uygulanabilir çıktılarla sonuçlanmasını engelliyor.

Bu yanılgılara düşmemek amacıyla soru sorma sanatında ustalaşmak ve kendi kendinize ise şu soruyu sormakta fayda var:

Bu araştırma bana bugün bilmediğim ne öğretecek ve bunu bilmem neden önemli?

Vereceğiniz cevaplar, hipotezlerinizi şekillendirmenize yardımcı olacak.


TASARIM AŞAMASINDA YAPTIĞIMIZ HATALAR

4. Konu Konuyu Açmış, Bir De Bakmışız Ki…

Minimum Viable Product adını verdiğimiz MVP yöntemini eminim ki hepiniz duymuşsunuzdur. Duymayanları MVP rehberimize doğru alabiliriz.
Yazıda da bahsettiğimiz gibi MVP, ürünü anlatan en ufak yapı anlamına geliyor. Ama biz tasarımcılar zaman zaman o kadar derin düşüncelere dalıyoruz, o kadar farklı senaryoları kapsamaya çalışıyoruz ki tasarımımız MVP’den uzaklaşıyor. Kullanıcı şunu da yapabilir, bu özelliği kullanırsa şöyle bir özelliğe de ihtiyaç duyabilir derken ürün şişiyor, hem çıkış noktamızdan hem kullanıcı kitlesimizden uzaklaşıyoruz, ekstra risk almış oluyoruz.

Benim tasarımcı olarak görevim olası senaryoları, çıkabilecek kaosları düşünmek, bunları düşünmeden nasıl tasarım yapayım diyorsanız haklısınız. Ancak bahsettiğimiz durum, bir özelliği detaylandırmak değil, o özelliği detaylandırırken yepyeni fonksiyonlar üretmek. Örneğin; bir e-ticaret platformu tasarlarken ürünün iadesinin nasıl olacağını, iade sürecinde sorun çıkarsa alıcının nereye başvuracağını tasarlamak zorundasınız, ancak iade sürecinde kullanıcılar arasında takas yapmaya elverişli bir sistem de tasarlamaya başlıyorsanız ve bu en başından beri fikriniz değilse, orada durmalısınız.

Takas sistemi kurmak müşteriniz için değerli olabilir ancak MVP’nin dışına çıkmış olursunuz. Süreçte aklınıza gelen fikirleri bir “fikir parkına” kaydetmek, MVP’niz için bir timeline ya da checklist oluşturmak ise fikrinizi daha sonra hatırlamanızı sağlarken sizi MVP sınırlarının içerisinde tutabilir.

Aklınıza gelen bir fikri hemen uygulamaya koyamamak moral bozucu olsa da unutmayın, MVP’niz yalnızca ilk adım niteliğinde, fikrinizi valide etmenizi sağlayacak bir yöntem ve her zaman gelişmeye, değişmeye açık.



5. Kelimelerin Gücünü Küçümsemek

Son zamanlarda UX Writing karşımıza daha çok çıkmaya başladı, iyi ki de çıkmaya başladı. Tasarımın yalnızca estetikten veya fonksiyondan ibaret olmadığını, iletişim diliyle de birçok şey başarabileceğimizi bir kez daha bize gösteriyorlar. Yalnız öğreneceğimiz daha çok şey var. Örneğin; UX Writing’in tasarımın sonundaki bi evre olmadığı, içerik üreticisi ile UX Writer’ın bambaşka şeyler olduğu ve UX Writer’lar kadar uzman olmasak da lorem ipsumlardan erken aşamada kopmamız gerektiği…

Son örnek özellikle önemli. İçerikler bizim tasarlayacağımız modüllerin işleyişini değiştirirken, metin uzunluğu modüllerin görünüşünü değiştirebilir. Markanın kullandığı dil tonu tasarımın renginden, radius’una, etkileşimlerinden, keşfedilebilirliğine kadar birçok etkeni değiştirebilir. Bu nedenle UX Writing’in temellerini öğrenmek, best practise kabul edilen içerikleri tanımak, tasarım sürecinde içerik oluşturan araçları kullanmak ya da diliniz döndüğünce yazmak kritik olabilir.

Bu konuda bize hak verdiyseniz UX Writing Nedir’i anlattığımız yazımıza göz atabilir, hatta UX Writing eğitimimize kaydolarak tasarım sürecinizi bir adım öteye taşımak için adım atabilirsiniz.


6. İçine Kapanmak

“Fikrinize aşık olmayın, her zaman sorgulayın.”

Tasarım dünyasında en sık verilen öğütlerden birisi bu olabilir. Ki, kesinlikle haklılar!  Ancak sorgulamanın da bir sınırı olduğunu lütfen hatırlayın. Fikirlerimi sorgularken özgüvensizlik çukuruna düştüğümü, ekrana saatlerce düşünerek baktığımı ve sonuçta yaptığım şeyleri çöpe attığımı çok kez hatırlıyorum, arkadaşlarımın da bunu yaptığına defalarca şahit oldum.


Elinde üzerine konuşulabilecek çok şey varken henüz tasarımı tamamen bitiremediği için geri bildirim almayan, ama geri bildirim almadığı için de kafası karışıp ilerleyemeyen çok kişiyle de karşılaştım.

Tabiki, elde bir şey yokken başkasının vaktini almak ya da internette cevabını bulabileceğimiz sorunlar için insanları darlamak hoş değil, ancak kolektif aklın da birçok sorunu çözebileceğini unutmayın. Atalarımız boşuna bir elin nesi var, iki elin sesi var dememişler. Proje sürecinde -özellikle dönüm noktalarında- geri bildirim seansları ayarlayın, hatta bu seansları düzenli bir hale getirin, inanın faydasını göreceksiniz!


SUNUM YAPARKEN YAPTIĞIMIZ HATALAR



7. O da olsun, bunu da anlatalım, şunu atlamayalım!

Bu madde hem araştırma aşamasını hem de tasarım aşamasını kapsıyor. Proje sürecinde projelere bebeğimiz gibi davrandığımızı, elimizden gelen her şeyi yaptığımızı biliyoruz. Bu davranış biçimi, bizi daha iyi birer araştırmacı ve tasarımcı yapsa da maalesef bizim sunuma her şeyi dahil etme çabamızla ve karşıdaki dinleyiciyi kaybetmemizle sonuçlanıyor.

Araştırırken 120 tane problem alanı bulabilir, bu 120 probleme 230 tasarım önerisi geliştirebilirsiniz, ancak bunların kaç tanesi gerçekten proje kapsamında? Kaç tanesi müşterinizin sizden beklediği alana karşılık geliyor? Sunumunuza, aktarımınıza ancak cevabınız kadar maddeyi dahil etmeli, hatta maddeleri gruplandırarak en özet biçimde aktarmanın yolunu bulmalısınız. Zaman zaman neyi açıkladığınızı, neden bu konuyu konuştuğunuzu 1-2 cümle ile özetlemek ise konuyu kaçıranları yakalamakta faydalı olabilir.

Yalnızca dikkat, nerede ve neden burada olduğunuzu açıklarken olayları kısa tutmaya, dünyanın oluşumundan başlamamaya özen göstermelisiniz. Yoksa karşınızdakinin dikkatini daha yakalayamadan kaçırmak olası.

8. Bu Video Mu, Fotoğraf Mı?

Bir logo tasarladığınızı hayal edin, müşteriye logonuzu sunmak için mockuplar hazırlamışsınız, sunum gününüz oldukça yaklaşmış. Müşterinizin sunumu durdurup “logoyu çok beğendik ama anlayamadığım bir şey var, bu video mu yoksa fotoğraf mı?” diye sorma ihtimali sizce nedir? Bu hikayeyi üniversitede hocam ısrarla anlattığında ben bu olasılığı oldukça düşük bulmuştum ancak bir müşterimizin tasarım aktarımı sırasında ekrana bakıp “şuan mobil tasarımlara mı bakıyoruz yoksa desktop’a mı?” diye sormasıyla aklımda sadece bu anı canlanmıştı.

Bu iki anekdot sonrası nereye varmak istediğimizi ise şöyle açıklayalım; siz yaptığınız tasarımlara aşina olabilirsiniz, bazı şeyler size oldukça basit gelebilir. Ancak sunum yaptığınız kitle her zaman olaylara sizin kadar aşina olmayabilir, kullandığınız terimleri bir kenara bırakın video ve fotoğraf kadar temel ayrımları bile yapamayabilir.. Çoğu zaman tasarımı sizin kadar bilmeyen insanlara derdinizi anlatmaya çalışarak geçireceksiniz. Affinity mapping, breadcrumb, sağlarlık, sezgisel analiz gibi kavramlar yalnızca bizim için anlamlı, müşteriler için değil.

Bu nedenle UX terminolojisine kapılmadan, olayı en yalın halde anlatmaya çalışmak her zaman en doğrusu. Bunun kolay olmadığını biliyoruz, gelişmek adına sunum öncesinde hiç UX ile alakası olmayan biri ile anlatım provası yapabilir, sunum sırasında müşterilerin kullandığı terimsel ifadeleri not edip bu terimleri öğrenmeye çalışabilirsiniz. Yanlış anlamları öğrenmemeye, bağlamı doğru anlamaya ise dikkat etmelisiniz ki olaylar daha da karışmasın.

9. Görmezden gelmek

Az önce bahsettik, dinleyicileriniz her zaman UX bilgisine sahip kişiler olmayabilir, sizi her zaman full-focus dinlemeyebilirler ancak mutlaka konu hakkında fikirleri olacaktır. Zaman zaman bu fikirleri farklı nedenlerle göz ardı edebiliyoruz. “Bu müşteri deneyim tasarımından anlamıyor, biz bu fikri zaten düşündük, söylediği şey tamamen kendi deneyimi, genel de bir karşılığı yok.” gibi cümleleri çok kurduk ve duyduk.  

Zaman zaman bu varsayımımız doğru olsa da bir o kadar da yanlış. Çünkü sunum sırasında müşterileriniz ya da karar alıcılar, kullanıcılarınızın ürününüzü ilk gördükleri andaki mental durumlarına çok yakın oluyorlar. Sunumda müşterinizin ekranlara bakarak anlamadığı, siz açıkladığınızda dahi kafasında oturmayan senaryoları kullanıcılarınız da gerçek hayatta anlamayacaklar. Bu nedenle müşterileriniz ya da karar alıcılar, size bir noktayı anlamadım, burası şöyle olsa daha iyi olmaz mı dediğinde altındaki nedeni anlamaya çalışmalıyız.

Sözlerimizden müşterileri ya da karar alıcıları savunduğumuzu, onların her dediklerine evet demenizi istediğimizi çıkartmayın. Bir çözümün daha ucuz ya da üretimde daha az efor gerektiriyo olması, müşterilerin onu seçmesinde büyük bir etken olabiliyor. Ancak yukarıda bahsettiğimiz gibi, karar alıcılara daha araştırma arasında kucak açar, sunumda size bahsettikleri noktaları ince eler sık dokur, ve iyi bir çocuk olursanız proje sonunda şirinleri (daha objektif karar veren müşterileri) görebilirsiniz.


BONUS: Marathon

Birçoğumuz tecrübesizliği utanılacak bir şeymiş gibi görüyoruz, zaman zaman utancımızı gizlemek, işe kabul edilmek ya da toplumun üstün beklentilerini karşılamak amacıyla biliyormuşuz gibi davranabiliyoruz. Bu davranışımız içinde bulunduğumuz kültür ve koşulların acımasızlığı ile de şekillendirilmiş olabilir. Ancak unutmayın, bilmemek normal ve bu bir maraton! Kullanıcı alışkanlıkları, trendler, teknolojiler her geçen gün değişiyor, eğer yıllar boyunca bu meslekte kalmak gibi bir hedefiniz var ise şunu unutmayın: Her zaman öğrenilecek bir şeyler var, ve öğrenmeye açık olduğunuz sürece maratonda ön sıralara ulaşabilirsiniz.

Tasarım Sürecinde Yapılan Hatalar
Tasarım Sürecinde Sıklıkla Yapılan Hatalar

Hazırlayan;

Jr. Innovation & UX Designer

İrem Nur Akdemir

Oluşturulma Tarihi
05/2022
Güncellenme Tarihi
05/2022
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Userspots Bülten
Her ay tasarım ve teknoloji üzerine yeni stiller, dijital ürünler, projeleriniz için kaynaklar, tasarım ilhamları ve daha fazlasına sahip bülten.
2300’den fazla kişinin kayıtlı olduğu kulübümüze katıl !
Başvuru için teşekkürler. En kısa sürede sizinle iletişime geçeceğiz.
Lütfen eksik bilgileri tamamlayıp, tekrar deneyin.