2021 yılında sunduğu özellikler ile iyi birer kullanıcı deneyimi yaşatan farklı kategorilerden uygulamaları, başarılı bulduğumuz yönlerini ele alarak anlattık.
USERSPOTS BÜLTEN
Her ay tasarım ve teknoloji üzerine yeni stiller, dijital ürünler, projeleriniz için kaynaklar, tasarım ilhamları ve daha fazlasına sahip bülten.
Aramıza hoş geldin! Yeni bültenlerimiz de görüşmek üzere...
Oops! Something went wrong while submitting the form.
2021’in Kullanıcı Deneyimi Açısından En Başarılı Uygulamaları
Userspots tasarım ekiplerimiz tarafından, Digital Report dergisi için hazırlanan bu içeriğimizde 2021’de -özellikle getirdikleri yenilikler sonrasında- kullanıcı deneyimi açısından en başarılı bulduğumuz uygulamaları derledik. Keyifli okumalar :)
Monday
Asana, Trello, Teamgantt gibi benzerlerinin farklı iyi özelliklerini içinde barındıran ve kullanım kolaylığı ile ön plana çıkan Monday; Uber, Adobe, Unilever ve daha birçok tanıdık firma tarafından tercih ediliyor. Özellikle tasarım ve yazılım ekiplerinin birlikte çalıştığı projelerde, proje yönetiminde işlerin ekipler arası aktarımı ve takibi açısından çok başarılı.
En önemli özelliklerini özetlemek gerekirse;
• Arayüz tasarımı, bir bakışta bir proje altındaki işlerin durumunu, proseste hangi adımda
olduğunu, mevcutta kimin ne üzerinde çalıştığını hızlıca görmeye olanak sağlıyor,
• Takım içinde iş yükü dağılımını filtre özelliği üzerinden görmek çok kolay, kimler iş
yoğunluğundan tükenmişlik sendromunun eşiğinde bir bakışta görülüp müdahale edilebiliyor,
• İşler bazında tüm iletişimin, dosya takibinin uygulama üzerinde tutulması çok büyük kolaylık ve geçmişe dönük veri tutulması için çok faydalı,
• Çok kolay ve kullanıcı dostu bir “kural seti” yazma özelliği bulunuyor. Uyarılar, işlerin ekipler arası aktarımı belirlenen kurala göre otomatize edilebiliyor.
Bunlar ve daha sayamadığım pek çok özelliğiyle “love mark” olma yolunda ilerleyen Monday iyi ki var :)
Ebru Taşkın - Project Manager
Headway
İngilizce öğrenirken işitsel kaynaklar kadar yazılı kaynaklardan da yararlanmanın, kelimeleri hem görsel olarak algılayabilmemiz hem de metin içerisindeki anlamlarıyla bütünleştirip daha kolay hatırlayabilmemiz için oldukça önemli olduğu aşikâr.
Headway ile tam da bu amacıma uygun olarak giriştiğim mobil uygulama arayışında tanıştım!
Kişiselleştirilmiş ve sizinle konuşan uygulamaların popülerliği ve kullanımı yükselen bir trend. Headway, uygulamaya ilk girişinizde sanki kişilik analizi yaparmış gibi sorduğu eğlenceli bir dille hazırlanmış sorularıyla ilgilendiğiniz konuları, öğrenme sürecinizde nelerin sizleri motive ettiğini öğrenmeye çalışıyor. Gün içerisinde hangi vakitlerde ne kadar süreli okumalar yapabileceğinizi sorarak uygulamayı daha verimli ve düzenli kullanabilmenizi amaçlıyor.
Headway ile yapabileceklerinize gelirsek; uygulama içerisinde İngilizce okuma parçalarını internet bağlantısı gerektirmeden hem okuyabilir hem de dinleyebilirsiniz.
Headway ile yapabileceğiniz bir başka güzel şey ise okuma metinlerinde geçen kelimeleri işaretleyip, kaydedebilirsiniz. Böylece öğrendiğiniz yeni kelimelere her zaman ulaşabilir, tekrarlarınızı yapabilirsiniz.
Headway, kullandığı eğlenceli diliyle uyumlu olarak tasarlanmış arayüzü sayesinde arkadaş canlısı ve samimi bir izlenim veriyor ki bunu marka kimliğine ait tüm ayrıntılarda koruduğu tutarlılık olarak yorumluyorum.
Bence Headway’i diğer uygulamalardan ayıran bir diğer en önemli özellik de story! Story’ler içerisinde mevcut okuma metinlerinden alıntılar yapılıyor ve dilerseniz bu story’leri sosyal medya üzerinde paylaşabilirsiniz.
Gelelim acı gerçeklere… Headway uygulamasını ücretsiz kullanabilirsiniz ancak bu size kısıtlı sayıda okuma parçasına erişim izni veriyor. Premium üyelikle erişebileceğiniz okuma parçalarını ise ücretsiz olanlardan ayırabilmeniz mümkün değil. Bir kilit sembolü ile bu sorunu kolayca çözümleyebilirlerdi diye düşünüyorum.
Her şeye rağmen Headway, kendisiyle aynı kulvarda yarışan diğer uygulamalardan farklı olarak dili, arayüzü ve kişiselleştirilmiş yapısı ile kullanıcılarına oldukça keyifli bir deneyim sunuyor!
Şanişan Özmen - JR. UX Designer
Binance
Binance app, çıkışından itibaren 6 ay gibi kısa bir sürede kripto ticaretinde dünyanın en büyük borsası haline gelen ve sektöründeki en yenilikçi platformlardan birisi. Böyle bir uygulamadan doğal olarak görmeyi beklediğimiz ilk şey olan hızlı işlem yapma beklentisini mobile first yaklaşımıyla oldukça karşılıyor. Genel kullanım kolaylığı, kripto dünyasını tek bir uygulamada ekosistem halinde barındırması ve çok dilli platform erişilebilirliği sunması öne çıkan diğer özellikleri.
Kripto dünyasına yeni atılmış acemilere ve daha ileri düzeyde işlem yapan aktif kullanıcılara tek bir uygulamada basit veya gelişmiş trade özellikleri sunması tercih edilmesini sağlayan en büyük nedenlerden sadece biri. Trader kitlelerin farklı ihtiyaç haritalarına göre bazen basitlik ve hız ön planda tutulurken bazen de bahsettiğimiz ekosistemin içinde daha geniş bir kripto ürün ve hizmet portföyüne sorunsuz erişim sunularak mevcut varlıklarını emir otomasyonları, likidite havuzları, vadeli işlemler ve krediler gibi zengin trade araçlarıyla genişletmek isteyenlere yönelik arayüzler sunuluyor. Uygulama aynı zamanda eşler arası ticaret platformuyla birlikte (P2P) Alipay, WeChat Pay gibi ödeme seçeneklerini destekleyen bir altyapıya sahip. Entegre ödeme sistemlerinin yanında çoğu superapp’te olan yerleşik ödeme seçeneği de mevcut. (Binance Pay)
Uygulama onboarding sürecinde bir finans uygulamasının karşılaşmakta yadırgamayacağımız karmaşıklığını tooltip’ler ile hafifletmeye çalışıyor. Bunlardan biri de pazar yerine yönlendiren alışık olmadığımız “drag gesture” hareketi. Yalnızca girişimciler için tasarlanmış launchpad gibi araçların bulunduğu pazar yeri yukarıda bahsettiğimiz profesyonel traderlar için sıcaklık haritasını kabartan noktalardan biri. Kullanıcı kitlesini olabildiğince geniş tutmaya çabalayan Binance app, dashboard arayüzünü kişiselleştirme imkanı da sunuyor.
Ek olarak bir finans bundle’ı gibi davranan bu uygulama merkezi olmayan güvenilir bir cüzdana (trust wallet), bir akademi/öğrenme platformuna ve hatta bir hayır kurumuna kadar uzanan ürün yelpazesi sunuyor.
Şerif Doğukan Ekşioğlu - UX Designer
Duolingo
Dilöğrenirken en iyi uygulama hangisi diye sorsak eminim birçoğumuz Duolingo’dan bahsederiz. Bunun birçok sebebi var: çok fazla dil seçeneğinin olması (+34 dil), hatta bu dillerden bazılarının Klingon dili gibi uydurma ancak talep gören diller olması, Duo karakteri, oyunlaştırma yapısı… Bu özelliklerin etkisine katılıyor olsak da Duolingo’nun favorimiz olmasını sağlayan farklı özellikleri var. Bunlardan ilki: günlük hayata atıf. Yeni bir dili öğrenirken kelime öğrenmek ne kadar önemliyse, öğrenilen kelimeleri bağlamında görmek de o kadar önemli. Duolingo, hem Spotify’daki podcast paylaşımları hem de uygulama içerisinde barındırdığı Duolingo Stories alanıyla öğrenilen dilin günlük hayatta nasıl kullanıldığını anlamamıza yardımcı oluyor. Bazı podcastlerin zaman zaman yeni başlamış bir kullanıcının dil seviyesinin üstünde kaldığını varsaysak da hikayeler bölümü uygulamadan çıkmadan kelime tekrarı yapmanın ideal bir yolu olarak karşımıza çıkıyor.
Duolingo’yu favorimiz yapan ikinci özelliği ise aslında web versiyonu. Birçoğumuz Duolingo’nun web versiyonu olduğunu bile bilmiyoruz belki ancak içerisindeki etkinlikleri, kelime kütüphanesi ve o kelimeleri tekrar etme sıklığınızı gösteren tablo yapısı oldukça yararlı. İçerisindeki forum yapısı, forumların eskide kalmasından dolayı tereddütlere yol açsa da çeşitli dillerde aktif topluluklar ile karşılaşmak mümkün.
“Günde 5 dakikanı ayırarak dil öğren” cümlesi Duolingo dahil birçok dil öğrenme platformunun mottosu. Online konuşma toplulukları oluşturmak, sizinle birlikte o dili öğrenenleri farklı yollar ile (konuşma toplulukları ve forum) bir araya getirmek ise Duolingo’yu bu mottoya sahip benzerlerinden ayırıyor ve bizce daha iyi bir öğrenme deneyimi sağlıyor.
İrem Nur Akdemir - Innovation Designer
Spotify - Blender
Spotify, hem müzik hem de podcast yayınları ile de oldukça ilgi odağımızda olan uygulamalardan bir tanesi. Yıl sonlarında hem dinleyicileri hem de sanatçıları olmak üzere tüm kullanıcılara yıllık müzik deneyimlerinin kullanım verisiyle ilgili kartları sunmaya başlamasının ardından; sosyal medya platformları paylaşımlarında da adından daha sık söz ettirmeye başladı. Bu noktada dinleyicilerin sevdikleri müziği sosyal çevreleriyle paylaşmalarına ön ayak olarak müzik, paylaşım ve sosyalleşme kavramlarını başarılı bir şekilde buluşturabildiğini deneyimledik.
2021’de ise bizim dikkatimizi çeken ve bu yılın başarılı deneyimlerinden bir örneği olarak gördüğümüz Spotify Blender hizmeti ile ilgileri çekti. Daha önce Family Mix gibi sadece premium kullanıcılarına özel ortak çalma listesi hizmetini sunan Spotify bu sene tüm kullanıcıların kullanabileceği Blender özelliği ile karşımızda. Blender özelliği ile yine müzik ve paylaşım kavramlarını odağında tutarak, 2 kullanıcının en sevdikleri şarkılardan oluşan ortak bir çalma listesi oluşturuyor ve 2 kullanıcının da kitaplığına bu listeyi yerleştiriyor.
Blend oluşturmak için seçtiğimiz arkadaşımızı oluşturduğumuz link ile herhangi bir sosyal medya platformundan davet edebiliyoruz. Ve sonunda karşılaştırma sonucu ortak sanatçılarımızı, ayrıştığımız müzik türlerini inceleyerek 2 arkadaşın ortak müzik listesine ulaşıyoruz. Ortak listede hangi parçanın hangi arkadaştan geldiğini de okuyabilme fırsatımız var ve işin bir diğer güzel yanı liste düzenli olarak güncelleniyor.
Kullanıcılar “blend” oluşturduğu arkadaşının müzik zevkine kendi sevdiği şarkılarla eşlik ederken bir yandan da arkadaşı ile müzik zevkinin ne oranda eşleştiği bilgisine de sahip olabiliyor.
Dilan Pınar Ulaş - UX Researcher
Getir - Çarşı
Son yıllarda -özellikle pandeminin hayatımıza girmesiyle- hizmet sektöründen beklentilerimizi önemli derecede şekillendiren Getir’in 2021’de odağımızı üzerine çeken yeniliği “Getir Çarşı” oldu. Peki Getir önceden markete gidip gelmeye alışık olduğumuz sistemi “10 dakikada kapında” sistemi ile değiştirdikten sonra ne gibi bir yenilikle bu senenin deneyim odağında oluyor?
• Esneklik: Kullanıcıyı kendi bünyesindeki marka ve ürünlere zorlamak yerine mahallede bulunan manav, kasap, petshop gibi farklı işletmeleri de bünyesine katarak daha geniş bir ürün yelpazesi sunuyor.
• Bilinirlik: Kullanıcıları alışkın oldukları, güvendikleri işletmelerden koparmadan dijital ve hızlı alışveriş dünyasına mahalle esnaflarını da dahil ediyor.
• Kültürel Değerler: Kendi içinde kurye hizmeti de sağlayan büyük işletmelere yönelmemiz sonucu zarar gören, kendi kurye sistemi olmayan küçük işletmeleri de bünyesine dahil edip kurye seçeneği sunarak denkleme dahil ediyor ve değerlerimizi koruduğunu hissettiriyor.
• Minimalizm: Her hizmet için ayrı uygulamalar kullandığımız, telefonlarımızın uygulama çöplüğüne döndüğü zamanlarda birçok hizmeti aynı çatı altında toplayarak bir super-app olma yolunda ilerliyor.
Alışveriş alışkanlıklarımızı yalnızca bir tık yakınlığına getiren Getir, mahalle esnaflarımızı da bizlerle tekrar buluşturarak 2021’de de kullanıcılarına yeni deneyimler kazandırmaya devam ediyor.
Deniz Bölükbaşı - Jr. UX Researcher
Tiktok
TikTok'un kullanıcılar tarafında bu kadar bağımlılık yaratmasının ve git gide daha da popülerleşmesinin altında iyi bir UX stratejisi yatıyor. Çoğu sosyal medya uygulamasının aksine TikTok'a giriş yapan ve akışa düşen kullanıcı, yorucu bir karar verme aşaması ile karşılaşmıyor. Diğer uygulamalar kullanıcıya, öne çıkan hikayeleri izleme, detaylı içeriği kaydırarak inceleme gibi kararlar aldırırken, TikTok kullanıcının dikkatini dağatacak tüm unsurları yok ederek içeriği gösteriyor. Tam ekran modu ile kısa videolar vermek ve gelen kullanıcıyı içeriği izlemeye zorlamak aslında alınan büyük bir risk. Ancak bu riski alıp, başarılı olmalarını sağlayan geçerli sebepler var.
• Kişiselleştirme; TikTok uygulamaya kayıt olan kullacıya ilgi alanlarını seçtiriyor ve bu zaten çoğu platformda da görmeye alışık olduğumuz bir yapı. TikTok'un daha iyi başardığı kısım, kullanıcı uygulamayı ne kadar çok kullanırsa daha kişiselleşmiş bir akış ile karşılaşıyor. Stratejilerinde,kullanıcının ürünü kullandıkça deneyimin gelişiyor olması çok zekice kurgulanmış. Böylece her yeni kullanıcı da zamana yatırım yaparak TikTok ile bir sadakat ilişkisi kurmaya başlıyor.
• Hick Yasası; TikTok tasarımcıları, Hick yasasını baz alarak, kullanıcıya çok seçenek sunmanın, seçim yapılmasını zorlaştıracağını biliyorlar. Bu seçim sürecinin en hızlı versiyonunu da, kullanıcıyı karşılayan akışlarda mevcut tüm seçenekleri aynı anda vermeden başarıyorlar. Kullanıcı her akışta tek bir fonksiyon veya aksiyona odaklanarak ilerliyor. Örneğin, kayıt işlemi doğum tarihi, telefon veya e-posta onayı ile çok hızlı gerçekleşiyor. Kayıt işlemi küçük adımlara bölünerek kullanıcıya sunuluyor ve böylece daha kolay algılanıyor.
• Tutarlılık; Omnicore Agency tarafından yapılan araştırmalara göre ortalama bir internet kullanıcısının 8'den fazla sosyal medya hesabı bulunmaktadır. Kullanıcılar tarafından kabul edilmiş ve benimsenmiş bazı etkileşimler olduğunu gözden kaçırmamak gerekir. (Beğeni için iki kez tıklamak, bir sonraki gönderi için yukarı kaydırma, anasayfada sağa kaydırarak akış değiştirmek vb) TikTok kullanıcılarını, tutarlılık sağlayarak, alışık oldukları doğal bir akışa sokuyor. Kullanıcı uygulamayı ne kadar kolay kullanırsa ve uzmanlaşırsa güven hissi artıyor ve böylece sadakat hissi de pekişiyor.
• Sezgisel Etkileşimler; Paylaşılan içeriklerde ilgili ana eylemler (Takip et, Beğen, Paylaş vb) başparmak erişimine göre en kolay aksiyon alınacak şekilde konumlandırılmıştır. Kullanıcının video bağlamından kopmamasını destekleyen bir tasarımdır.
• Basitlik ve Faydacılık (Az Çoktur!); Gönderi paylaşım aşamaları kendi içinde bir çok ses,filtre, zamanlayıcı, açıklama alanı ve efektler gibi fonksiyonlar barındırır. Kendini kayıt altına alarak bir gönderi paylaşmak çoğu kullanıcı için stresli ve zor bir iş olarak düşünülüyor olabilir. Tiktok bu aşamayı büyük kırmızı kayıt butonu ve fonksiyonları açık göstermesi ile basit bir halde sunuyor ve kullanıcıyı teşvik ederek içeri çekiyor. Gönderileri zenginleştirmek için kullanıcıya ayrıca ''templates'' seçeneği vererek tasarımda basitlikten yararlanarak hızlı sonuç sağlıyor.
İpek Karaoğlu - UX Designer
Headspace
Pandemi ile birlikte evde kendi kendimize daha fazla vakit geçirmemiz, yaşadığımız koşuşturmacanın içinde hiç durup kendimize vakit ayırmadığımızı farkına varmamızı sağladı. Bu noktada birçok kişi 2021’de sık karşımıza çıkan sağlık trendlerinden biri olan meditasyon yapmayı kolaylaştıran uygulamalara yönelip, zihinlerini rahatlatacak hızlı bir çözüm bulmaya çalıştı. Fakat, App store’a giriş yaptığımızda yüzlerce farklı açıklamaya sahip karmaşık meditasyon uygulamalarıyla karşılaşıyoruz. Bu bilgi karmaşası ve takip etmesi zor uygulamalar ise birçok kişinin daha meditasyona başlamadan vazgeçmelerine sebep oluyor. Bu fenomeni kırıp öne çıkan uygulamalardan biri ise 30 milyondan fazla kullanıcısı olan, kullanıcı deneyiminin nasıl sizi öne geçirebileceğini gösteren Headspace oldu.
Headspace, 2010 yılında Budist bir keşiş olan Andy Puddicombe ve anksiyetesi konusunda yardım ettiği bir marketing uzmanı olan Richard Pierson tarafından kurulan, birincil hedefi insanlara günlerinden 5 dakikalarını ayırarak farkındalık sahibi olma ve bunu gündelik yaşamlarının içinde de kullanmayı öğretmek olan bir meditasyon uygulaması. Bunun yanı sıra uygulamalarına ekledikleri diğer özelliklerle de bu farkındalık halini bedensel ve zihinsel olarak geliştirmeyi amaçlıyorlar.
Headspace’i diğer uygulamalardan ayırıp, kullanıcı dostu bir meditasyon uygulaması yapan özellikleri neler?
• Uygulamaya giriş yaptığınızda sizi aksiyona yönlendiren tatlı animasyon, derin bir nefes alarak meditasyon yolculuğunuza başlamaya çağırıyor. Burada animasyonun ardından kayıt ekranına yönlendirmesi can sıkıcı olsa da farklı kayıt imkanları sunması sayesinde hızlı bir giriş yaparak tekrar tatlı animasyonlarla içeride sizi bekleyen huzurlu dünya hakkında interaktif bir bilgi alıyorsunuz.
• Uygulamanın içinde birçok farklı özellik olmasına rağmen (meditasyon eğitimleri, sleepcast, odaklanma ve bedenle ilgili egzersizler) yormayan görsel hiyerarşisi sayesinde kaybolmadan ekranlar arasında geçiş yapabiliyorsunuz. Günlük bir meditasyon planı oluşturup adım adım bir zaman çizelgesi ile karşınıza çıkarıyor olması ise üstüne fazla düşünmeden meditasyonu günlük hayatınıza kolay bir şekilde dahil edebilmenizi sağlıyor.
• Uygulamanın sıcak renkleri ile birleşen illüstrasyonların sizinle beraber nefes alıp vermesi, bir egzersizi tamamladığınızda illüstrasyon karakterlerinin size gülümsemeleri gibi geri bildirimleri anında görebiliyor olmanız yalnız olmadığınız hissini kuvvetlendirip devam etmeniz için sizi motive ediyorlar.
• Son olarak uygulamanın ruh halinizi seçip, bunun hakkındaki düşüncelerinizi girmenizi sağlayarak meditasyonun hayatınızda nasıl bir fark yarattığını uygulamanın içinde takip edebiliyor oluşunuzu sağlıyor olması. Böylelikle bir önceki ay içinde hissettiklerinizi bir girdi olarak saklayıp, bununla ilgili Headspace içindeki size uygun olduğunu düşündüğünüz meditasyon teknikleri ile ilerleyebiliyorsunuz.
Doğa Doğan - Jr. Innovation Designer
Safari - Adres Bar
2021 yılında IOS15 sürümü ile birlikte Apple Safari’de radikal bir değişiklik gerçekleştirdi. Güncelleme ile birlikte web browser'da adres bar’ını sayfanın üstünde değil en altına taşıdı. Bu değişim, arama yapmak veya spesifik bir sayfaya gitmek isteyen kullanıcıların browser'ın en üstünde bulunan adres bar'a tıklayarak sayfanın altında açılan klavyeyi açmaya çalışma zahmetinden kurtarmış oldu. Büyüyen ekran ölçüleri göz önünde bulundurulduğunda hızla adres bar'a ulaşmak isteyen kişiler için daha kolay bir yöntem olduğunu düşünebiliriz. Aynı zamanda aramanın klavye ile ilişkilendirilmesinin yazma alanı ile yazılan bilgilerin aynı alanda olması adına odaklanmayı kolaylaştırdığını söyleyebiliriz.
Öte yandan, kullanıcıların bu yeni konumlandırmaya alışmasının kolay olmayacağını iki ana sebepten ön görebiliriz. Birincisi IOS15 sürümü dışında tüm Android ve IOS telefonlarda kullanıcılar adres bar’ı browser’ın en üstünde yer alacak kullanmaktalar, aynı şekilde Macbook’larda ve kullandığımız PC’lerde adres bar'lar browser'ımızın üstünde yer almaktadır. Dolayısıyla adres bar'ın lokasyonun sayfanın üzerinde olması ile ilgili bir kullanıcı alışkanlığı olduğunu biliyoruz, bu da kullanıcıların adres bar’ı istemsiz bir şekilde browser’ın üstünde aramasına sebep olacaktır. İkinci sebep ise sayfanın değişimini sağlayan ve aynı zamanda arama özelliğinde olan bar'ın sayfaya hüküm eden bir yerde değil en sonda yer alıyor olması, kullanıcıların genel kullanım pratiklerini ve hiyerarşi algılarına ters düşecektir.
Apple’da bu gibi sebepleri ön görecek ki adres bar’ı web browser’ın en altında kullanmak istemeyen kişilerin değiştirebilmesi için adres bar’ın içerisindeki ayarlara bar’ı yukarı taşımak için özellik getirmiş. Adres bar içerisinde ‘Aa’ ikonuna tıklandığında çıkan seçeneklerden adres bar’ı browser’ın üst kısmına konumlandırabiliyorsunuz.
IOS15’in getirmiş olduğu alışkanlığımızı kıran bu yeniliğin, diğer app’lerin arama fonksiyonlarını etkileyip etkilemeyeceğini ilerleyen zamanlarda görüyor olacağız. Kullanım ve erişilebilirlik açısından ekran ölçülerinin büyüdüğü günümüzde kolaylık sağladığı aşikar.
Selin Koşağan - Project Manager
E ticaret Sitesi - Trendyol Fotoğraflı Yorum Özelliği
Son zamanların güçlenerek büyüyen, bu süreçte yılın en çok sevilen e ticaret sitesi Trendyol’u kullanıcı deneyimi alanında değerlendiriyoruz.
Alışveriş yapmak için bir e ticaret sitesine giriyorsunuz. Binlerce ürün arasından nihayet biri dikkatinizi çekiyor. Ürün detay sayfasını incelediğinizde puanı yüksek olmasına karşın kararsız kalmış birçok kullanıcı yorumuyla karşılaşıyorsunuz. Peki bu durumda ürünü satın alır mıydınız?
Bu duruma çözüm olarak Trendyol eklediği fotoğraflı yorum özelliği ile kullanıcılarını sayısız kez istemediği ürünleri satın almaktan kurtardı. Ürün seçiminde hataya açık noktaları en aza indirgeyerek kullanıcıları için mutlu bir alışveriş deneyimi yaşattı. İyi bir UX tasarımının bir parçası olarak kullanıcıları doğru yönlendirmek, geri bildirim alabilmelerini sağlamak ve hayal kırıklıklarıyla karşılaşmamaları için olası hataları engellemek Jakob Nielsen'in etkileşim tasarımına yönelik 10 genel ilkesinden birkaçıdır. Nielsen’ın dediği gibi “Net içerik, basit gezinme ve müşteri sorularına verilen yanıtlar, işletme değeri üzerinde en büyük etkiye sahiptir. “
Kullanıcı deneyimi açısından neden iyi?
• Kullanıcıların kolay ulaşabildiği bir bağlam içinde sunulur.
• Çözüm basit ve uygulanması kolaydır.
• Kullanıcıların uygulamayı kullanma konusunda kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlar.
• Farklı kullanıcı gruplarını birbirleriyle ve dolayısıyla platformla da güven ve bağlantılar kurmaya teşvik eder.
Şeyma Gümüş - JR. UX Designer
Whatsapp - Fotoğrafı 1 Kez Görüntüleme Özelliği
Dünya çapında 2 milyardan fazla kullanıcıya sahip olan WhatsApp anlık mesajlaşma platformunu sadece acil anlarda haberleşebilmek için değil eğlenmek, sosyalleşmek, iş arkadaşları ile görüşmek, organizasyon yapmak için de kullanılarak, günlük rutin içinde birçok kullanıcının vazgeçilmezi haline geldi.
Son dönemlerde uygulamayı kullanırken zorlandığımız noktalardan bir tanesi de özellikle arkadaş gruplarında paylaşılan medya dosyalarının kullanılan cihazın galerisinde çok hızlı ve yoğun bir şekilde dosya kalabalığına sebep olmasıydı. Sadece eğlenmek için gönderilen görseller veya anlık paylaşım yapılmak istendiği anda çekilen videolar bir daha dönülüp bakılmayacak olmasına rağmen galeride yoğunluğa sebep oluyor ve düzenli temizlik işlemini gerektiriyordu. 2021 yılı içinde geliştirilen bir özellik ile bu sorunun çözüme ulaştıran WhatsApp’in “fotoğrafı 1 kez görüntüleme özelliği” dikkatimizi çeken kullanıcı deneyimi tasarımı örneklerinden biri oldu.
1 kez görüntüleme özelliğini açıklamak gerekirse; göndereceğimiz video veya fotoğrafı seçtikten sonra kullanıcıya bir seçenek sunuluyor, sadece ilk kullanımda detaylı bir bilgilendirme ekranı ile karşılaşsak da sonrasında fotoğrafın karşı tarafta 1 kez görüntülenebileceğine dair geri bildirimi her gönderimde görebiliyoruz. Ayrıca görseli iletirken yazacağımız metin de aynı şekilde 1 kez görüntülenecek şekilde iletiliyor.
Yapılan geliştirme ile kullanıcı arşivlenmeye ihtiyaç duyulmayacak görselleri karşı tarafa bir kez görüntüleme modunda ileterek gizlilik seviyesini artırabiliyor ve galeri kalabalığı yaratmadan arkadaşları ile görsel paylaşımlarını gerçekleştirebiliyor.
Dilan Pınar Ulaş - UX Researcher
Bonus: Dark Souls 3
2021 bitimine doğru kafamın içinde bir rewind videosu çektiğimde en gurur verici olay Dark Souls 3’ü bitirmem oldu. Daha önce Souls oynamış ve haliyle yarıda bırakmış okuyuculara da yeni yıl için güzel de bir hedef koymuş olayım.
Normalde bu türdeki oyunların hemen hepsinde düşmanı yenmeniz için gerekli tüm ekipmanlar oyun tarafından size sunulur. Fakat sunulsa bile elinizdeki ekipmanla bütün düşmanları benzer zorluklarda yenebilirsiniz. Mızrak da kullansanız, kılıç da kullansanız ok da atsanız hemen hemen benzer bir zorlukla karşılaşırsınız. Kullandığınız silaha göre bir karaktere bürünmek istersiniz (bürünürsünüz de) ama silah değiştirdiğiniz zaman kombat sırasında değişen pek bir şey olmadığını fark edersiniz. Oyun hikayesi de bu açığı kapatmıyorsa 1 saat sonra oyunu kapatmanız içten bile değil.
Peki Dark Souls bu problemi nasıl elimine ediyor? UX ve GUX açısından önemli işleri başarıyor.
• Oyuncuların oyun stillerine uygun silahlar bulmasına ve silahların farklı şekilde kullanımına izin veriyor.
• Oyun içi silahların kendilerine ait bir mekanik sağlıyor ve oyuncuya bu mekanizmaya yönelik feedback veriyor.
• Silah kullanım mekaniğinin oyuncunun beklediği şekilde çalışmasını sağlıyor. (Örneğin oyuncu hafif ve hızlı bir silah kullanıyorsa, animasyonun bunu yansıtması gerekir.)
• Oyuncu saldırdığında ve savunduğunda yapılan eylemin sesi ve hızı oyuncunun kullanmakta olduğu silahın özellikleriyle tutarlılık gösteriyor.
• Saldırının püskürtülmesi anında düşman oyuncuya doğru geri bildirimi veriyor. Örneğin, kocaman bir düşmanın demir kalkanına vurduysanız bunu gerçekten hissediyorsunuz. Bu his ise kullandığınız silahın kimliğiyle de eşleşiyor.
Aşağıdaki videolardan Dark Souls 3’te bahsettiğimiz 5 prensibin ne kadar başarılı bir şekilde uygulandığını izleyebilirsiniz. Her silaha göre kombat tarzı, hız, ses ve animasyonlar değişiklik gösteriyor.
Dark Souls anlam verilemeyen zorluğu ve oyun içi bilgilendirmenin olmaması gibi önemli oyun tasarım kurallarını çiğniyor. Fakat bir türe adını vermesi (souls-like) ve fantazi-aksiyon rol yapma oyunlarının en önemli öğeleri olan atmosfer, savaş mekanikleri ve karakter animasyonlarını birbirleriyle uyumlu şekilde oyuncuya sunması hem kendine ait bir dünya yaratmasını hem de bu dünyanın yaşamasını sağlıyor. Belki de bu yüzden 1000 defa ölüyor ama yine de bu oyunu oynamaya devam ediyoruz.
Okan Tayiz - JR. UX Researcher
Digital Report dergisi için hazırladığımız 2021'in en iyi app örnekleri yazımızda, Userspots ekibi olarak geçtiğimiz yılın en iyilerini sizler için derlemeye çalıştık. 2021 yılında kullandığınız ve kullanıcı deneyimi açışından başarılı bulduğunuz uygulamaları bizlerle paylaşmak isterseniz, sizleri birçok kullanıcı deneyimi meraklısının bulunduğu Space Club komünitemize bekleriz.