Ekipten

Tanıdık Kaygıyı Azaltmak: UX ve Anksiyete İlişkisi

Kullanıcı Deneyimini Geliştirirken kaygılı kullanıcıları anlamayı keşfediyoruz. Anksiyetenin kullanıcı deneyimine etkisi hakkında bilgi edinerek ve kullanıcılarınızın endişelerini azaltmak için nasıl adımlar atabileceğinizi öğrenin.
USERSPOTS BÜLTEN
Her ay tasarım ve teknoloji üzerine yeni stiller, dijital ürünler, projeleriniz için kaynaklar, tasarım ilhamları ve daha fazlasına sahip bülten.
Aramıza hoş geldin! Yeni bültenlerimiz de görüşmek üzere...
Oops! Something went wrong while submitting the form.

Nesiller arası uyuşmazlıklar ve bu uyuşmazlıklardan doğan kaygılar kendini hayatın pek çok alanında göstermeye devam ediyor ve bu yaşanmışlıklar ile onlara bağlı kaygılardan bazıları insanlık devam ettiği sürece yaşamaya devam edecekler.

Örneğin Ivan Turgenyev’in “Babalar ve Oğullar” romanında yer verdiği uyuşmazlık birileri baba ve birileri de evlat olmaya devam ettiği sürece farklı şekillerde vücut bulacak. Birileri evladı için ne kadar iyi baba olduğu konusunda kaygı duymaya devam ederken birileri de babasının onu ne zaman anlayacağına dair sorgulamalar ve buna bağlı kaygılar yaşayacak.

Ancak teknoloji konusundaki uyuşmazlıkların artık bir tarafın zaferiyle tamamlandığını ve bu zafer sonrasında artık başka uyuşmazlıkların oluştuğunu belirtmek yanlış olmaz. Özellikle yapay zekanın giriş düzeyindeki internet kullanıcısına dahi bir şekilde ulaşabilmiş olması bize teknolojinin analog karşısında kesin bir zafer kazandığını gösteriyor. Nitekim yapay zeka ile üretilen fotoğraf karelerinin yarışmalarda sergilenip sergilenmemesine dair tartışmaları da ilk aşamadaki zaferin ön kabulü olarak değerlendirmek mümkün.

Bu yazının temelinde yer alan ve artık çok daha sık işittiğimiz “anksiyete” yani “kaygı bozukluğu” kavramının tüm bu uyuşmazlıklarda onu hisseden veya ondan mustarip olan insanları da etkilediğini tahmin etmek zor değil.

Artık hepimiz teknolojiyle içli dışlı bir durumdayız ve günlük yaşantımızda teknolojinin “anksiyete”yi etkilememesi veya beslememesi pek de olası değil. Bir sonraki güne uyandığımızda gece boyu ülkemizde ve Dünya’da neler yaşandığına dair duyduğumuz bilgi ihtiyacı, iş gruplarından gelen mesajlarda bizi ilgilendiren bir konunun varlığına dair tarama, gidilecek yere geç kaldığımızda uygulama üstünden çağırdığımız taksinin ne zaman geleceği veya mesai sonrası söylenen yemeğin nerede kaldığına dair sorgulamalar ve hatta duyulan öfke herkes için tanıdık olmalı.

Nitekim yapılan araştırmalar en azından Türkiye’de her 5 kişiden 4’ünün uyandıktan sonraki ilk aksiyonunun telefonuna bakmak olduğunu gösteriyor.

Yaşayışa dair bu alışkanlıkların yanı sıra internet kendi kalabalık dünyasında doğru bilgiye ve hatta bazen doğru veya yanlış herhangi bir bilgiye ulaşma “X Dizisinin Finali Yayınlandı Mı? X Dizisinin Oyuncuları Kimlerdir? X Dizisi Yayından Mı Kaldırıldı?” tarzı başlıklar, kaygıyı tetikleyebilecek, kişiyi rahatsız veya yetersiz hissettirecek içerikleri de barındırabiliyor.

İşte tam da bu noktada UX Dünyası’nın paydaşlarına önemli bir görev düştüğü kesin. Bu geniş dünyaya düşen görev anksiyete kavramına bir savaş açmak değilse de onunla dar veya geniş ölçekte mücadele eden insanları gözardı etmemek olmalı. Kaldı ki bir bozukluğun temeli olmasa bile kaygının azaltılması bir açıdan insani de bir görev.

Laura AIr Writes, “Designing mindful experiences for users with anxiety” başlıklı yazısında “endişeli/kaygılı” insanlara verilen “gereksiz bildirimleri kapama, arada uçak modunu kullanma ve bilgiyi filtreleme” gibi tavsiyeleri “kolaycılık” olarak nitelendiriyor ve ortaya çıkan bu kaygının sahiplenilmesi gerektiğini öne sürüyor.

Kimlere Karşı Sorumluyuz?

Yine aynı yazıda yazarın “kaygı” konusunda dikkat edilmesi gereken personaları sıraladığını görmek de mümkün:

Gençler ve genç yetişkinler

Ruh sağlığı bozukluğu olan kişiler (DEHB, Bipolar bozukluk, TSSB)

Kronik sağlık hastalıkları olan kişiler

Yalnız yaşayan insanlar

Bu grupların öne çıkartılıyor olmasının temel sebebi ise duygusal olarak daha savunmasız olma durumları.

Peki, Neden Sorumluyuz?

Yazı içerisinde de yer alan ve empatik bir tutum da taşıyan “insani görev” dışında kaygılı/endişeli insanlara hitap edebilmek için de bu sorumluluğu taşımanın gerektiği kesin. Kullanıcının kaygısını tetikleyen kaynak karşısında gösterdiği “Savaş ya da Kaç Tepkisi” en azından işi kullanıcıyla olan bizler için profesyonel anlamda da oldukça önemli.

Zira bu tepki, kaygı kaynağıyla karşı karşıya kalan kişinin bedeninde oluşan fiziksel ve kimyasal değişimler neticesinde o kaynakla mücadele edeceğini veya bu kaynaktan kaçacağını ifade eder. Bu tanım ilkel gözüküyor olabilir ancak bu kadar geniş bir dünya içerisinde, alternatif ve hizmet çeşidi bu kadar yüksekken kullanıcının yüzleşmekten daha çok kaçmaya, yani sağladığınız hizmete en azından belirli bir süre geri dönmemeye yatkın olması yadsınamayacak kadar büyük bir ihtimal.

Bir diğer deyişle, dar veya geniş ölçekte zaten kaygılı olan ve o an için en iyi deneyimi yaşamak isteyen kullanıcıların sağlanan hizmetin üstünü tek kalemde çizmemesi için bu grupları da kapsayacak biçimde düşünmek gerekiyor.

Değişime Nereden Başlanır?

Laura’nın da yazısında söz ettiği şekilde bu gruba kullanıcıların kaygılarını sahiplenmek pek çok grubun ortak sorumluluğu. Tasarımcılardan metin yazarlarına kadar pek çok meslek grubu daha iyi bir deneyim sağlayabilmek için bir şeylerin değişmesi konusunda elini taşın altına koymalı.

Metin yazarlarının kampanyalar, reklam metinleri ve diğer içerikleri oluştururken güvensizlik hissi yaratan ifadelerden kaçınması gerektiği kesin. “Bu kurs sizin hayatınızı tamamen değiştirecek, emin olun!” tarzı bir ifade direkt olarak verdiği güvensizlik hissinin dışında kursu tamamlayan kullanıcının tahmin edildiği gibi hayatının değişmemesiyle onda daha büyük sorunlar açabilir.

“Savaş ya da Kaç” tepkisini ciddi bir biçimde tetikleyen bu ifadenin basit anlamda “hayatta kalma” refleksiyle kullanıcıyı hareket ettireceği düşünüldüğünde, gerçekten değişim vaat eden hizmetinizin o kadar da iyi anlaşılmayacağı riskini almak istemezsiniz. Öte yandan SEO’da öne çıkmak için türetilen ve kullanıcıya samanlıkta iğne arıyormuş hissi veren metinlerin de kullanımı pek anlaşılır değil.

Kaygısı yüksek kullanıcılar için metin düzenlemelerinin de tek başına yeterli olamayacağı kesin. Söz edildiği gibi bu önemli bir sorumluluk ve bu bağlamda birçok paydaşa aynı anda önemli görevler düşüyor. Nitekim tasarımcıların da kullanıcıyı boğmayacak çizgide tasarımlara yer vermesinin önerildiğini görmek mümkün. Bu noktada tıpkı ip üstünde yürüyen bir cambaz gibi tasarımın yapıldığı dönemin kurallarını takip etmek ve özümsemek, sonrasında da “Savaş ya da Kaç” tepkisini tetiklemeyecek bir tasarımı oluşturmak gerekiyor.

Neyse ki tasarım dünyasında kullanıma hazır bekleyen veya daimi olarak kullanılan pek çok prensip ve kural mevcut ve Gestalt Prensipleri de bunlardan birisi. Kaygılı kullanıcıların kaygısını tetiklememek adına bu prensibi de göz önünde bulundurmak işleri kolaylaştırabilir.

Peki, Kullanıcının Kaygılarıyla Nasıl Empati Kurarız?

Kullanıcının kaygıyı nasıl deneyimlediğini anlamak için, dikkat etmemiz gereken kişilere odaklanarak daha derinlemesine bir araştırma yapmalı ve kullanıcıların çevrimiçi ortamda nasıl kaygı yaşadıklarına dair çıkarımları oluşturmalısınız.

İnternetin akıl sağlığı sorunlarına sahip kişilerin semptomlarını artırabileceği ve genç yetişkinler ile kronik sağlık sorunları olan bireyler için daha düşük benlik saygısı yaratabileceği gösterilmiştir. Bir işletme veya web sitesi bu durumu çeşitli yollarla etkileyebilir:

Manipülatif Dil

Kelimeler güçlüdür. Bize duyguları hissettirebilir, sinirlerimizi bozabilir veya bilinçaltımızın en derin kısımlarına hitap edebilirler. İş açısından bakıldığında, iyi bir kelime koleksiyonu dönüştürür. Ancak, satan dil ile manipüle eden dil arasında ince bir çizgi vardır.

“Bu program ile 2 haftada 10 kilo vermeniz garanti”

“Bu muhteşem kurs, 6000 TL ile özel bir fiyat karşılığında hiçbir şey yapmadan ayda 12 bin kazanmanızı sağlayacak. Ama acele edin, bu teklif gece yarısı sona eriyor”

Kaygılı kullanıcı bu tarz bir çıktıyı okuduğunda, bu durum bireyi savaş ya da kaç tepkisine yönlendirir. Bilimsel araştırmalar, insanlar stres altındayken hayatta kalma içgüdülerine göre kararlar aldıklarını gösteriyor. Dijital olarak bunun karşılığı ise, hayatta kalmak için ürüne veya hizmete ihtiyacımız olduğu fikriyle, stresle satın alma yolu tercih edilir. Bir satın alma işlemi yapmaya teşvik ederek, aşırı vaatte bulunarak ve bir şeyi kaçırma korkusu yaratarak, endişeli kullanıcıyı olumsuz şekilde etkiler.

Olumsuz Mesajlar

Teknoloji çağında olmamızın gerekliliğinden bir tanesi de gün boyunca belirli bir tüketim alışkanlığının farklı rollerini üstleniyoruz. Örneğin bir anda karşımıza çıkan "Bu website güvenli değil? Bu bağlantı güvenli değil!" uyarısıyla birlikte gelen duygusal endişe ve bunalım, kaygılı bir kullanıcının duygusal istikrarını oldukça hızlı bir şekilde kaybetmesine neden olur. Bir kullanıcıyı çevrimiçi ortamda güvensiz hissettirmek, ödeme yapan bir müşteriyi kaybetme şansını arttırır.

Bu yoğun üretim ve tüketim arasında zihinsel sağlığı koruyabilmek oldukça önemli, üreten tarafta olan bizler için bu zihin sağlığını öncelik olarak ele almak önemli bir sorumluluk olarak uzun süre boyunca karşımıza çıkacaktır.

Bilgi Bombardımanı

Kaygılı kullanıcılar duygusal olarak savunmasız olabilir. Bu nedenle, aşırı bilgi yüklemesiyle karşılaşan kullanıcılar, bir web sitesi kendisini hızla müşterilerini kaybederken bulacaktır.

Aşırı bilgi yüklemesi, çok fazla görsel, çok fazla harekete geçirici mesaj, karmaşık bir web sitesi mimarisi ve kafa karıştırıcı bir deneyimi içerir. Kaygılı bir kullanıcı ne yapması gerektiğini anlamasını zorlaştırabilir. Bu durum güven kaybına yol açacaktır.

Kaygılı Kullanıcılarınıza Yönelik Re-Design!

Şimdiye kadar bahsettiğimiz gibi kaygılı kullanıcılar dikkat etmek, onların duygusal durumlarını hesaba katmak anlamına gelir. Bir ürün ve hizmetiniz için dikkatli bir alan yaratmak amacıyla, web tasarımcıları ve metin yazarlarının görevlerine açıklık, basitlik ve güvenlik gibi olumlu duygular uyandıracak şekilde yaklaşım sağlamaları gerekir.

Bilgi Mimarisi:

Kullanıcının. basit bir yol ile websitesinde veya uygulamada gezinmesini, bir ana harekete geçirici mesajı ve harekete geçmenin sezgisel bir yolunu içerir. Userspots'un Rehber yazısı "Bilgi Mimarisi Hangi Yöntemlerle Tasarlanır?" yazısında şu satırlarla bu kavramı açıkladık.


"Bilgi mimarisi denildiği zaman ilk önce web sitelerinin menüleriyle kısıtlı bir dünya akla geliyor. Fakat bilgi mimarisi dijital dünyadan çok daha önce var olan bir bilim ve sanat. Tanımına bakarsak; bilgi mimarisi insanların bilgiyi kolay bir şekilde bulmaları için düzenlemek, organize etmektir. Bilginin kolay keşfedilebilirliği sayesinde insanların bilişsel yükünü azaltmayı sağlar. Web siteleri için de gerçek dünya için de bu tanımı kullanabiliriz."

UX Writing:

Net, olumlu bir mesaj ve doğru bilgi sağlayan kelimeler. Ayrıca, bir eylemi tamamlarken ne olacağını açıklamayı da içerir ve satış süreci boyunca kullanıcıya destek sağlamayı amaçlar. Userspots'un Rehber yazısı "UX Writing Nedir? Kullanıcı Deneyimi Yazımı Nasıl Olur?" yazısında şu satırlarla bu kavramı açıkladık.


"UX Writing (Kullanıcı Deneyimi Yazımı), web sitesi, mobil uygulama gibi dijital ürünlerin arayüzünde okuduğumuz ya da duyduğumuz metinleri planlama ve yazma işidir."

Erişilebilir Tasarım:

Tüm kullanıcıların işini kolaylaştıran yumuşak, tetiklemeyen renkler, basit yazı tipleri ve destekleyici öğeleri uygulamayı içerir. Bir web sitesi ya da uygulama tasarımı yapılırken bir çok kriter göz önünde bulundurulur ve tasarım oluşturulur. Sitenin veya uygulamanın konseptine göre marka kimliği, butonların ve ikonların bulunacağı yerler, ana menü tasarımı ve daha yüzlerce kriter göz önüne alınır.

Bu kriterleri yaparken de kullanıcıyı her zaman düşünmek ve onunla empati kurarak tasarım yapmak gerekmektedir. İşte kullanıcı merkezli bir tasarım yaparken olmazsa olmaz en önemli noktalardan biri olan erişilebilirlik burada karşımıza çıkar. Userspots'un Rehber yazısı "Erişilebilirlik Nedir?" yazısında şu satırlarla bu kavramı açıkladık.

"UX (Kullanıcı Deneyimi) alanında erişilebilirlik, web siteleri ve uygulamaların beceri seviyesi gözetmeksizin olabildiğince büyük bir kitle tarafından kullanılabilir olmasıdır. Engelli, yaşlı, çocuk gibi kitleler dikkate alınarak tasarımlar yapılır ve çeşitli noktalara dikkat edilir. Kısacası erişilebilirlik herkes için tasarımdır diyebiliriz."

Kullanıcı Odaklı Deneyim Yaratma: 

Bu, öncelikle kullanıcıdan oluşturmaya çalıştığınız duygusal tepkiye odaklanan bir deneyim yaratmak anlamına gelir. Tasarımcıların, kullanıcıların tasarımlarla nasıl etkileşimde bulunduklarını anlamak, daha etkili ve kullanıcı dostu arayüzler ve deneyimler oluşturmak için kritik önem taşıdığından etkili tasarım stratejileri geliştirebilmek için bilinmesi gereken temel psikolojik faktörler önemlidir. Bu sayede kullanıcı odaklı deneyim yaratma konusunda başarılı sonuçlar elde edilir.

Userspots'un yeni eğitimi "Kullanıcı Deneyiminde Zihinsel Süreçler: UX ve Psikoloji" bu bakış açısını derinlemesine ele alıyor.

Tasarımcılar ve metin yazarları kaygılı kullanıcılar için en iyi şekilde düşünülmüş bir web sitesi yapmalıdır. Manipüle edici bir çevrimiçi alan yaratmak yerine, kullanıcılarınızı kontrol sahibi olmaları, bilgilenmeleri ve rasyonel ve sezgisel olarak kararlar alabilmeleri için güçlendirebilirsiniz. Çünkü işletmeler, kullanıcılarıyla dürüst bir şekilde ilgilendiklerinde, satış hedefleri güçlü bir şekilde ilerleyecektir.

UX ve Anksiyete Yaklaşımımızı Nasıl Güçlendiririz?

UX ve anksiyete yaklaşımını güçlendirmek için kullanıcı araştırmaları yaparak kullanıcıların ihtiyaçlarını ve sorunlarını anlamak önemlidir. Bu bilgileri kullanarak kullanıcı dostu tasarımlar oluşturabilir, basit ve anlaşılır bir kullanıcı deneyimi sunabilirsiniz. Ayrıca, sakinleştirici ve güven verici bir tasarım dilini benimseyerek kullanıcıların kaygılarını azaltabilir ve kullanıcıların rahatlamasına yardımcı olabilirsiniz. Bu noktada ilham alabileceğiniz bazı kaynakları sizler için derledik.

Digital.gov:

Eski adıya Usability.gov, yeni adıyla Digital.gov, kullanıcı deneyimi ve kullanılabilirlik konularına odaklanan Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti'nin resmi web sitesidir. Kullanıcı testleri, tasarım yönergeleri ve araştırma sonuçları gibi kaynaklarla, kullanıcı odaklı tasarım konusunda değerli bilgiler sunuyor.

Codrops:

Codrops, web tasarımı ve geliştirme konularında örnek projeler, makaleler ve öğreticiler sunan bir kaynaktır. CSS, JavaScript ve interaktif tasarım konularında özellikle ileri düzey içerikleri bulunur.

Dribbble:

Dribbble, tasarımcıların kendi projelerini paylaşabildiği ve diğer tasarımcılarla etkileşimde bulunabildiği bir platformdur. Kullanıcı deneyimi tasarımlarının yanı sıra genel tasarım alanında da birçok ilham verici içerik sunar.

Awwwards:

Awwwards, web tasarımı ve kullanıcı deneyimi alanında yaratıcı ve inovatif projeleri sergileyen bir platformdur. Web tasarımcılarına ilham vermek ve en iyi uygulamaları keşfetmek için harika bir kaynaktır.

UX ve anksiyete konusu, kullanıcı deneyiminin önemli bir yönünü ele alırken, bireylerin anksiyeteyle başa çıkmalarına yardımcı olmayı hedefler. Ancak, her bireyin deneyimi ve ihtiyaçları farklıdır. Daha fazla bilgi edinmek ve anksiyete yönetimi konusunda daha derinlemesine bir anlayış geliştirmek isterseniz, profesyonel rehberlik ve eğitim kaynaklarından yararlanabilirsiniz.

Size özel olarak hazırlanan eğitim programımıza katılarak, kullanıcı deneyimi ve psikoloji konusunda daha fazla bilgi edinebilir, becerilerinizi geliştirebilir ve daha etkili bir kullanıcı deneyimi sunabilirsiniz.

Tanıdık Kaygıyı Azaltmak: UX ve Anksiyete İlişkisi
Tanıdık Kaygıyı Azaltmak: UX ve Anksiyete İlişkisi

Hazırlayan;

Digital Marketing Specialist

Utku Arslan

Oluşturulma Tarihi
07/2023
Güncellenme Tarihi
07/2023
Önceki İçerik
Sonraki İçerik
Userspots Bülten
Her ay tasarım ve teknoloji üzerine yeni stiller, dijital ürünler, projeleriniz için kaynaklar, tasarım ilhamları ve daha fazlasına sahip bülten.
2300’den fazla kişinin kayıtlı olduğu kulübümüze katıl !
Başvuru için teşekkürler. En kısa sürede sizinle iletişime geçeceğiz.
Lütfen eksik bilgileri tamamlayıp, tekrar deneyin.